Sektörün ve sigorta şirketlerinin geçen seneden bu yana primlere yansıyan yükselişin bir kısmının varlıklarımızın değerinde yaşanan artıştan, bir kısmının ise şirketlerin maliyetlerindeki değişimden kaynaklandığını vurgulayan Obalı şöyle konuştu:

 “Sigortacılığın doğasının doğru anlaşılması; sektörümüzün, varlıkların korumasına ve millî ekonomiye katkılarını artırarak daha güçlü bir Türkiye inşasını desteklemesi açısından çok önemli. Sigorta sektörü, prim hesaplamalarını; ilgili branştaki hasarın gerçekleşme sıklığını ve hasarın maliyetini dikkate alarak, ayrıca önümüzdeki dönemde meydana gelebilecek maliyet artışlarına dair tahminlere dayanarak yapmaktadır. 

Sigortacılar olarak, prim artırmaktan yana değiliz. Bizim için önemli olan sigortalı sayısının artırılarak dengenin sağlanmasıdır. Bu doğrultuda prim hesaplarımızı da sigortayı ulaşılabilir kılmak için kılı kırk yararak yapıyoruz. Sektördeki yoğun rekabet de vatandaş lehine buna hizmet ediyor. Tabii burada trafik gibi zorunlu sigortaları ayrı değerlendirmek lazım. Bu sigortalarının da benzer prim dinamikleri ile çalışması için serbest tarife olmazsa olmaz. Fiyat kontrolü, sonrasında oluşan prim farkları ile kapatılmak zorunda kalıyor. Bu kaçınılmaz son hoşnutsuzluk yaratabiliyor. Sigorta sektörü olarak biz de primleri belli düzeyde tutmak için alternatif sağlık hizmet kuruluşlarının (üniversite hastaneleri) anlaşmalara dâhil edilmesi, yerli yedek parça kullanımının artırılması, hasar ödemelerinin hızlandırılması vb. gibi birçok alanda çözüm arayışlarımızı sürdürüyoruz. Bunu kendimize dert ediniyoruz.”

Kasko ve sağlık sigortaları primleri dâhil olmak üzere artışlardaki sorumluluğun sigorta şirketlerinde olmadığını belirten TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı: “Örneğin, sağlık sigortalarında vatandaşa yansıyan artışlar, hekim ücretleri ile ilaç, tıbbi malzeme fiyatlarındaki ve teşhis ya da tedavi maliyetlerindeki yükselişlerle ilgili. Bahsi geçen alanlarda yaşanan maliyet artışları, yapılan işleme göre %85-%138 aralığındadır. Kasko sigortaları da yine ekonomik konjonktürle doğrudan bağlantılı. Hizmet alımı yapılan tarafların sunduğu fiyatlardan yedek parça maliyetlerine kadar çeşitli artışlar burada da etkili oluyor. Öte yandan prim tespitlerine etki eden faktörler, sadece geriye dönük etkilerle de sınırlı değil, önümüzdeki bir yıl boyunca taşınacak yükü de göz önünde bulundurmak durumunda kalıyoruz. Herkes bir yıllık artışları mukayese ederken, primlerin yaklaşık 2 yıllık zaman dilimi dikkate alınarak hesaplanması gerekliliği gözden kaçıyor.” 

Sigortacılığın vatandaşların varlıklarının ve geleceklerinin korunması kadar yatırım, üretim, ihracat, ticaret ve istihdamın millî ekonomiye sunduğu katma değerin sürdürülebilirliğinde de kritik önem arz ettiğini vurgulayan Obalı, “Sigortacıların sunduğu ürünler, diğer hizmetlerden farklı olarak tüketime yönelik değil. Biz, sigortalılarımızı ve sahip oldukları varlıkları tehdit eden riskleri satın alıyoruz. Kahramanmaraş depreminde yakından takip edildiği gibi, finansal şokların bir an önce absorbe edilmelerinde ve büyük harcamalar gerektiren sosyal güvenlik programlarında tamamlayıcı bir rol üstlenerek vatandaşlara, firmalara ve devletimize yardımcı oluyoruz” dedi.

Aksigorta ve AgeSA’da Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Baş Sorumlusu  Burak Yüzgül Oldu Aksigorta ve AgeSA’da Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Baş Sorumlusu Burak Yüzgül Oldu

TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı sözlerine şöyle devam etti: “Sigortacılık, bugün ve gelecekte oluşabilecek kayıpların telafi edilmesinde en etkili rollerden birini üstlenen ‘kara gün’ dostu bir sektördür. Ana amacı da sigortalı sayısını artırarak sağladığı ‘koruma çemberinin’ büyümesi ve çeşitlenmesidir. Sağlığımız, doğamız, toprağımız, şehirlerimiz, evlerimiz, arabalarımız ve birikimlerimiz; hepsi sigorta ile korunuyor. Bu yüzden, sigorta farkındalığının artırılmasını en önemli sorumluluğumuz olarak görüyoruz.”

Editör: Sigorta Postası