Mayıs ayında sektör ortalamasını geride bırakarak yüzde 73’lük bir büyüme yakalayan HDI Sigorta, bu performansla sektörde 11. sıraya yükseldi. Yıl sonuna kadar ilk 10 şirket arasına girmeyi hedeflediklerini dile getiren HDI Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Halil Bay, sağlık sigortası alanında artık önemli bir konuma geldiklerini vurguladı. TÜİK’in 2023 yılı verilerine göre sağlık harcamalarının yüzde 77’si kamu tarafından karşılanırken özel sağlık sigortalarının bu harcamalar içindeki payı yüzde 5 seviyesinde kaldı. Bireylerin kendi ceplerinden yaptığı sağlık harcamalarının oranı ise yüzde 18 olarak kaydedildi.

HDI Sigorta’nın önümüzdeki dönemde sağlık sigortası alanında büyümeyi hedeflediğini belirten Genel Müdür Yardımcısı Halil Bay, “Mayıs ayında sektör ortalamasının da üzerine çıkarak yüzde 73’lük büyüme sergiledik. Bu sayede sektör sıralamasında 11’inci sıraya yükselmiş olduk. Yakaladığımız istikrarlı büyüme sayesinde yıl sonuna ilk 10 şirket içerisinde olmayı hedefliyoruz” dedi. Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’nın (TSS) sektörde büyüyen bir ürün olduğuna dikkat çeken Bay, “Bu doğrultuda ana odağımız TSS ile büyümek ve TSS satışı yapan aracı sayımızı arttırmak. Bunu paralel olarak gerçek anlamda müşteri ihtiyaçlarına göre seçenekler sunabildiğimiz Özel Sağlık Sigortası ürünleri ile sigortalı sayımızı da arttırmak istiyoruz” dedi.

“TSS artan sağlık harcamalarına çözüm sunuyor”

Bay, Türkiye’de özellikle sağlık hizmetleri maliyetlerinin arttığını ifade ederek “Örneğin doktor tedavisi ile başlayan, tahlil ve ileri tanı yöntemleri ile devam eden bir muayene sürecinin maliyeti SGK anlaşmalı bir hastanede ortalama 6-7 bin TL’ye kadar ulaşıyor. Türkiye’de sigortalıların ortalama ayakta tedavi vaka sayısı ise 5’e ulaşırken bu oran, sigortasız kitlede de yaklaşık 1 seviyelerine gelmiş durumda. Böyle baktığımızda TSS uygun fiyatı ile müşterilerimizin artan sağlık harcamalarına karşı ciddi bir çözüm sunuyor. Üstelik bu hesaba Yatarak Tedavi masrafları dahil değil. Yatarak Tedavi Masraflarını limitsiz olarak karşılayan TSS ürünleri kapsamlı bir sağlık güvencesi sağlıyor” açıklamalarında bulundu.

“Pazarda hâlâ önemli bir büyüme potansiyeli var”

Tamamlayıcı Sağlık Sigortası (TSS) ürünlerinin kullanımı arttıkça farkındalığın da paralel şekilde yükseldiğini belirten Bay, pandemi sonrası dönemde ortaya çıkan sağlık risklerinin sigorta kapsamına dahil edilmesinin bu farkındalığın artmasında önemli rol oynadığını söyledi.

“Pazar büyüdükçe sigorta şirketlerinin sunduğu fırsatlar, rekabeti ve ürün kalitesini artırdı. Ömür Boyu Yenileme Garantisi gibi uygulamalar da müşteri bağlılığını güçlendirdi. Pazarda hâlâ önemli bir büyüme potansiyeli bulunuyor” diyen Bay, şöyle devam etti: “Özellikle SGK’lı bireylerin hedeflenmesi bu büyümeyi destekliyor. Uzun vadede belli bir doygunluk seviyesine ulaşılması mümkün olsa da bu durum şimdiden bir tehdit olarak görülmemeli. Ekonomik koşullar ve alım gücündeki değişimler ise yaygınlaşma hızını etkileyebilecek faktörler arasında yer alıyor. Ancak genel olarak bakıldığında sektör için fırsatlar güçlü şekilde devam ediyor.”

“Sağlık harcamalarının yüzde 77’si devlet tarafından karşılanıyor”

Sağlık sigortalarının bireylerin ciddi sağlık sorunları karşısında yüksek kaliteli sağlık hizmetine erişimini sağladığını belirten Bay, “Sağlık sigortası, risk gerçekleştiğinde bireyin sadece sağlık sorununa odaklanmasına imkân tanıyor; finansal kaygıları en aza indiriyor ve tedavi sürecinin olumlu sonuçlanma olasılığını artırıyor. Bu katkının maddi bir karşılığı yok. Bu süreci yaşayan müşterilerimizin geri bildirimleri gösteriyor ki, sağlık sigortası en kıymetli sigorta türlerinden biri” dedi.

Bu durumu aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olarak da gördüklerini ifade eden Bay, sağlık sigortalarının yaygınlaşmasının kamu kaynakları üzerindeki yükü azaltacağını söyledi. TÜİK’in 2023 yılı verilerine göre sağlık harcamalarının yüzde 77’si hâlâ kamu tarafından karşılanıyor. Özel sağlık sigortalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı yüzde 5 düzeyindeyken, yüzde 18’lik kısmı ise bireyler tarafından doğrudan cepten ödeniyor.

Sağlık sigortalarında prim artışlarının yaşandığını kabul eden Bay, buna rağmen mevcut ürünlerin müşteri ihtiyaçlarını karşılayan geniş kapsamlı çözümler sunduğunu ifade etti. Bay, “Kur dalgalanmaları, sağlık hizmetlerinde yaşanan enflasyon, medikal teknolojilere yapılan yatırımlar ve yaş gibi faktörler prim artışını etkiliyor. Ancak sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından bireylere de sorumluluk düşüyor. Gereksiz kullanımın önüne geçmek ve sigorta şirketlerinin sunduğu hasarsızlık indirimi gibi avantajlardan yararlanmak, yenileme dönemlerinde primlerde ciddi tasarruf sağlayabiliyor” dedi.

Sağlık harcamalarının GSMH içerisindeki payı yüzde 4,7

Bay, OECD ülkelerinde toplam gayrisafi yurt içi hasıla içinde sağlık harcamalarının ortalama yüzde 8,8’lik bir paya sahip olduğunu belirterek Türkiye’de bu oranın yüzde 4,7 seviyesinde olduğunu söyledi. Bu veriler ışığında önümüzdeki dönemde Türkiye’de sağlık harcamalarının artmasının muhtemel olduğunu ifade eden Bay, “Sigortacılık, özel sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştıran önemli bir enstrüman. Hastanelerin ve hekimlerin sunduğu hizmet kalitesi, randevu süreçleri ve genel hizmet anlayışı, sigortacılıkla ilgili algıyı doğrudan etkiliyor. Türkiye, özel sağlık hizmetleri açısından oldukça iyi bir konumda ve bu yapıyla entegre çalışan güçlü bir sigorta sistemi mevcut. Bu nedenle, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında ülkemizdeki sigortalıların hem aldığı hizmet hem de sahip olduğu ürünler açısından oldukça ileri düzeyde olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.

“Ürünlere talep artacak”

Türkiye’nin hâlâ genç bir nüfus yapısına sahip olduğunu hatırlatan Bay, önümüzdeki yıllarda sağlık sigortası gibi ürünlere yönelik talebin artacağını ve sigorta şirketlerinin de bu ihtiyaçlara özel çözümler geliştireceğini ifade etti.

Sağlık sigortalarında sunulan Ömür Boyu Yenileme Garantisi uygulamasının en önemli kazanımlardan biri olduğuna dikkat çeken Bay, ürünler karşılaştırılırken tüketicilerin en çok dikkat ettiği konulardan birinin de bekleme süreleri olduğunu belirtti. “Bu tür uygulamaların belirli bir standarda oturtulması, hem süreçleri sadeleştirir hem de sigortalılar için daha anlaşılır hale getirir. Böylece tüketiciler farklı ürünleri daha kolay kıyaslayabilir ve bilinçli tercih yapabilir” dedi.

“Sürdürülebilir poliçeler sunmak önemli”

Sağlık sigortalarında en büyük sorunlardan birinin, medikal enflasyonun etkisiyle hızla yükselen primler olduğunu vurgulayan Bay, “Genç yaşlarda ödenebilir düzeyde olan poliçeler, emeklilik döneminde birçok kişi için maddi açıdan sürdürülemez hale gelebiliyor. Bu nedenle poliçelerin yaşam boyu sürdürülebileceği ve daha dengeli bir fiyatlandırma yapısına sahip bir modele geçiş yapılması gerektiğine inanıyorum. Sektördeki yaygınlık oranının (penetrasyonun) artması ve kuralların standartlaşması, bu hedefe ulaşmayı kolaylaştıracaktır” diye konuştu.

“Yapay zeka kullanımı giderek artıyor”

Yapay zekaya hâlâ güvenemeyen sigortacılar var!
Yapay zekaya hâlâ güvenemeyen sigortacılar var!
İçeriği Görüntüle

Yapay zekâ teknolojisinin sigortacılık alanında giderek daha fazla yer bulduğunu belirten Bay, “Şimdiden risk analizi, doğru risk profilinin belirlenmesi ve fiyatlama süreçlerinde yapay zekâdan yararlanıyoruz. Gelecekte ise sigortalıların davranışları ve kullanım alışkanlıkları analiz edilerek, onlara en uygun ürünlerin önerilmesinde bu teknolojiden daha yoğun şekilde faydalanacağız. Ayrıca provizyon işlemlerinde de yakın zamanda yapay zekâ destekli uygulamaların daha yaygın hale gelmesini bekliyoruz” dedi.